Her insanın dünyaya gelişinde taşıdığı kendine mahsus bir ışık vardır. Kimi bu ışığı yıllar içinde arar, kimi ona hiç dokunamaz. Lakin kimileri, o ışığı daha birinci adımında yanında taşır. Sevda onun adı… Hem bir isim hem bir hissin en sıcak hali. 25 yaşında, kalbinin ritmiyle yürüyen, 1.68 uzunluğunda, 58 kiloluk şık bir vücudun içinde saklanan büyük bir ruh…
Sevda’yı birinci gördüğünüzde gözlerinizi ikaz üzere saran bir yürek fark edilir. Güya baht, ona biraz fazladan kararlılık armağan etmiş üzeredir. Bakışlarında “korkmuyorum” diyen o derinlik, yalnızca güce değil, birebir vakitte inceliğe aittir. Zira Sevda, cüreti sert bir duvar olarak değil, ruhunu koruyan yumuşak bir perde üzere taşır üzerinde. Kırılmaktan korkmaz, zira kırılmanın da bir hoşluğu olduğuna inanır. Ona nazaran insan bazen dağılarak çoğalır, çoğalarak büyür.
Cömertliği ise gözle görünmez, ancak kalple basitçe duyulur. Sevda, insanlara verdiği şeyin bir karşılığı olmasını beklemez; zira onun için paylaşmak bir karakter değil, bir sevgi biçimidir. Bir randevunun karmaşasında bile birine uzattığı bir su, yaptığı küçük bir latife, söylediği sakinleştirici bir cümle… Bunlar Sevda’nın görünmez armağanlarıdır. Yanında bulunan herkes, ona yaklaşınca ruhunun hafiflediğini hisseder. Sevda, insanların içini ferahlatan bir bahar sabahı üzeredir; yumuşak, sade fakat derin.
Belki de bu yüzden paranın peşinden koşmaz. Sahip olduğu şeylerin maddi kıymetinden çok, hissettirdiklerine değer verir. Para, onun için bir gölge: var ancak değerli değil. O, ışığın kendisini tercih eder. Hayatı ölçtüğü şey, biriktirdiği mutluluklardır; anılar, kahkahalar, dokunuşlar, içten bakışlar… Biriktirdiği tek servet, hissettirdikleridir.
Sevda’nın en cazip taraflarından biri, içinden taşan o eğlenceli ruhudur. Gülerken gözleri kısılır, söylediklerine bir sıcaklık eklenir, etrafındaki herkes kendini bir anda daha sevinçli bulur. Komiktir; lakin bu komiklik, yalnızca güldürmek için değil, yüreklere dokunmak için gelir. Bazen bir kahkaha, bazen anlık bir mimik; Sevda hayatı ciddiye alırken bile ona gülmeyi unutmayan bayanlardan biridir. Tahminen de bu yüzden beşerler onun yanında kendileri olmayı başarırlar.
Ama tüm bunların ötesinde, Sevda tutkudan doğan bir bayandır. Eskortluk onun için sadece bir meslek değil, bir anlatım biçimidir. Bir fotoğrafta sadece yüzünü değil, ruhunun gölgelerini, nefesinin sıcaklığını, içindeki hikâyeyi taşır. Randevularında attığı her adım, hayata söylediği yumuşak bir kelam üzeredir. Partneri karşısında bakışmak yerine hisseder; hissettikçe de erkeğine hissettirir. Onu izleyen biri, sırf bir eskort bayanı görmez; bir bayanın derinliğini, bir kalbin titreyişini, bir ruhun yumuşacık davetini görür.
25 yaşında olmasına karşın, vaktin ona fısıldadığı şeyleri düzgün işiten bir bilgelik taşır. Gençliğinin tazeliği ile kalbinin olgunluğu ortasında ince bir köprü kurar. Bu köprü, Sevda’yı hem büyüleyen hem de ilham veren bir bayan yapar. Onun gücünü sevmek kolaydır; zira o, insanın kalbindeki en yumuşak yere dokunmayı bilen bir sıcaklık getirir.
Pendik escort bayan Sevda, hoşluğuyla değil; cüretiyle, cömertliğiyle, romantik ruhuyla, kahkahalarıyla ve tutkularıyla parlıyor. Bir eskort bayandan çok daha fazlası… Bir hikâye, bir his, bir dokunuş, bir ışık… Sevda, hayatın içindeki en narin lakin en güçlü duyguyu hatırlatır: Sevmenin, hissetmenin ve var olmanın güzelliğini…
